10 Eylül 2020 Perşembe
kıpkıSSa
hisseli
fanzin dergi
Eylül 2020 - Yıl: 1 - Sayı: 1
BAŞLARKEN…
Edebiyat, sinema gibi
sanat ürünlerinin, hatta iletişimin ve etkileşimli ilişkilerin günümüzde gittikçe
kısaldığı bir gerçek. Sosyal (!) medyada karakter sınırlamasına daha yeni
alışmışken artık dijital alanlarda yayımlanan yazılara, o yazının ne kadar
sürede okunabildiği notu da eklenmekte… Lafı dolandırmadan, sözü uzatmadan, az
ve öz ürünlerle çıkaracağımız fanzin derginin ilk sayısı işte elinizde… Siz de
kıpkıSSaca ifade etmek isterseniz aramıza katılın: kipkissa@gmail.com
TEK BAŞIMIZA – ALİ GENÇ
Devesini
kaybeden bir adam çevreye ilan etmiş: “Devemi bulup getirene iki deve
vereceğim.” Bunu duyanlar şaşırmış ve kendisine “Yahu iki deve vereceğine o
kayıp deveden vazgeç, böylece bir deve kaybetmiş olursun; iki deve
vermekle iki deve kaybediyorsun, amacın ne?” diye sormuşlar. Adam şöyle cevap
vermiş: “Siz bir yitiği bulmanın hazzını bilmiyorsunuz.”
Kaybetmenin
hüznünün, bulmanın hazzından daha fazla kol gezdiği topraklarda yaşıyoruz.
Bulmanın yılışıklığından inşa ettiğimiz evlerin temelinde koyun koyuna yatıyor
yitirdiklerimiz. Çığlıkları, sabaha çıkarmıyor huzurumuzu.
…
Ve biz, her
şeye rağmen biz, herkes hatırladığı kadarını meydana koysun diye bir
aradayız. Tek başımıza yitirmedik, tek başımıza bulamayız.
HİÇ GELMEDEN GİTMEK – TARKAN BAŞER
Sen çoktan belli ettin gelmeyeceğini
Hiç gelmediğini
Trenin yalanı belki gecikmektir
Dal gibi bir kızın yalanı
Hiç gelmeden gitmektir
Trene bindin ya
Bu kadar mı güzel olunur
İndiğinde herkes senden ayrılacak
Bütün yolcuları bir bir terk edeceksin
Ve en son durakta indiğinde
Sadece benden gideceksin
GÖRSEL NİNNİLER – M. AHMET ÖZYAPICI
Dostlarla buluştuğumuzda
kitaplardan bahsederdik eskiden, şimdi izlediklerimizi konuşuyoruz çoğunlukla.
Yazarlar bile okuduklarından değil izlediklerinden bahsediyorlar. Okuyup yazıyor
denen kitle de okuma eyleminden daha çok izlemeye yönlendiriliyor.
Günümüzde entrikaya dayalı
anlatılar insanlara görsel malzeme olarak ulaşıyor. Bu etkiye sadece genel
izleyici konumundakiler maruz kalmıyor, hepimiz bu ninnilerin birer
muhatabıyız. Kimimiz uykuyu doğal bir ihtiyaç olarak yaşıyor, kimimiz ise
gerçek dünyadan kaçmak için görsel ninnileri birer uyku hapı gibi yutuyor.